Nihayet çok görmek istememe rağmen bir türlü yolumu düşüremediğim Güneydoğu Anadolu'ya bayram tatili bahanesiyle gittim gezdim gördüm. :) Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Adıyaman ve Gaziantep'ten oluşan ufak bir Gap turu yaptım. İyi ki de yaptım. Bu gezide beklediğimden de fazlasını buldum çünkü..
Dicle Nehri
Herşey bir sabah erkenden Diyarbakır'a uçuşumla başladı. İlk durağımız Tarihi Hasanpaşa Hanı idi. Bu şehri kahvaltısıyla hatırlamama neden olacak harika bir kahvaltı yaptık burada. Sahanda kavurmalı yumurtasıyla, ballı kaymağıyla, nefis böğürtlen reçeliyle kaç çeşit olduğunu sayamadığım rengarenk bir masa kurdular. Eğer yolunuz düşerse kahvaltıyı mutlaka burada yapın derim.
Hasanpaşa Hanı Kapısı
Tarihi Hasanpaşa Hanı
Ardından hemen yolun karşısındaki Ulu Camii'yi ziyaret ediyoruz. Kilise olarak inşa edilip 639 yılında camiye çevrilen Ulu Camii, Anadolu'nun en eski camisi olarak da bilinir.
Ulu Camii
Caminin avlusunda özçekim yaptığım 83 yaşındaki Ahmet Dede ile biraz sohbet ediyoruz. İstanbul'dan geldiğimi öğrenince İstanbul'daki askerlik anılarını anlatmaya başlıyor :)
Şehirde dolaşırken şehri çevreleyen Diyarbakır surları bir an olsun peşinizi bırakmıyor. Bunun nedeni ise Çin Seddi'nden sonra dünyanın en uzun surları olmasından. 5,5 km uzunluğundaki, 7-8 metre yüksekliğindeki surların tarihi binlerce yıl önceye dayanıyor.
Diyarbakır Surları
Eski bir türküde de adı geçen ''Mardin Kapı'' bu surların Mardin'e bakan kapısının adıdır aslında.
Mardin Kapı
82 adet burcun en büyük ve en eskisi olan Keçi Burcu'ndan Hevsel Bahçeleri'ne bir bakış attıktan sonra yola devam ediyoruz.
Hevsel Bahçeleri
Fotograflar enfes elinize sağlık..
YanıtlaSilGerçekten çok teşekkür ederim :)
SilBizde gitmiş görmüş kadar olduk, fotoğraflar çok iyi elleriniz dert görmesin, emeğinize sağlık..
YanıtlaSilRıdvan bey güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim :)
Silşanlıurfa yı teğet geçmenize üzüldüm,orda çokdaha iyi kareler yakalayabilirdiniz.mutlaka bir geziniz oraya da planlayın ki güzel fotoğraflarınızla bir masal yaşayalım !
YanıtlaSil