İstanbul'u keşfetmek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İstanbul'u keşfetmek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ağustos 2014 Salı

Boğaziçi, Lokma, Quantum Love


Bayram tatili geçip gitti ve tabii ki yine yetmedi.. Tatil ile ilgili yazım daha sonra gelecek ancak bayram öncesi bir türlü fırsat bulup yazıp paylaşamadığım başka şeyler var. Önceki haftasonu İstanbul'a misafir olarak gelen yağmur tabii ki beni evde tutup şehrin tadını çıkartmamı engelleyemedi. Yaz yağmuru altında Boğaz'da yapılan yürüyüşün keyfi de bir başkaydı doğrusu. Arkadaşlarla yapılan plan doğrultusunda önce Arnavutköy'de buluşup Baltalimanı'na kadar bazen yağmurla bazen güneşle yürüdük. Acıkan karnımızı doyurmak için de Rumelihisarı'ndaki Lokma'ya gittik. Lokma'nın o bölgedeki diğer mekanlara göre daha yüksekte olup trafik engeli olmadan boğazı alabildiğine görmesi onu daha cazip kılıyor. Ayrıca tahıllı salatası da fena değil. Gerçi haftasonu boş masa bulması pek de olası değil.



Yağmur altında Boğaziçi



Sonrasında birden sinemaya gitmeye karar verip kendimizi Beyoğlu'nda buluyoruz. Her ne kadar her AVM'de konforlu sinema salonları olsa da yine de benim için sinema demek Beyoğlu demek.




İngilizce adı ''Quantum Love'' olan başrollerini Sophie Marceau ve François Cluzet 'in paylaştığı romantik bir Fransız filmini tercih ediyoruz. Bir partide tanışıp ilk görüşte birbirlerine aşık olan evli ve 3 çocuk babası Pierre ve yeni boşanmış 3 çocuk annesi Elsa'nın hikayesi.. Eğer Fransız filmlerinden hoşlanmıyorsanız ya da sıkıcı buluyorsanız bu film fikrinizi değiştirebilir. Bugüne kadar izlediğim en keyifli Fransız filmi diyebilirim. Özellikle 40'li yaşlarına gelmiş bu iki oyuncunun muhteşem oyunculuklarına hayran kaldım. Karakterlerin birbirlerine olan aşklarını ve bu aşkın imkansızlığını öyle hissettirdiler ki...




Keyifle kalın..


9 Temmuz 2014 Çarşamba

Japon Bahçesi



 Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul'daki aşırı rüzgar kendimi deniz, kum, güneş üçlüsüne bırakmamı engelleyince ben de kendimi Baltalimanı'ndaki Japon Bahçesi'ne attım. Japon Bahçesi İstanbul'un Japon kardeş şehri Shimonoseki tarafından kardeşliğin 30. Yılı şerefine yaptırılıp bize hediye edilmiş. Japonya'ya özgü ağaçlar, minyatür şelale, tahta köprü, gölet ve lotus çiçekleri... Çağlayarak akan suyun yanında gözümü kapatıp biraz meditasyon yaptığımda yenilenmiştim. Japon bahçelerinin en önemli özelliği ayak bastığınız an nerede olduğunuzu unutuyorsunuz ve çıktığınızda ruhunuz yenilenmiş oluyor. 



Gölet



Lotus


Minyatür Şelale


Japon bahçeleriyle ilk tanışmam birkaç yıl önce 1 yıl kadar yaşadığım Taşkent'te olmuştu. Şehrin ortasında yapay bir gölün etrafında küçük bir cennet gibiydi. En güzel yanlarından biri ise serbestçe dolaşan çeşit çeşit hayvanlardı ve ben özellikle tavuskuşlarına bayılmıştım



Hici ile Taşkent Japon Bahçesi'nde


 Baltalimanı'ndaki Japon Bahçesi'nin en büyük eksiklerinden biri alanının çok küçük olması, canlı hayvanların olmayışı ve şehrin ortasında böylesine turist çekebilecek bir yerin tuvaletinin bozuk olmasıydı. Girişin ücretsiz olmasının da bir anlamı kalmıyor bana kalırsa. Özellikle Taşkent'teki deneyimimden sonra beklentilerimi karşılamasa da yine de iyi ki bir Japon Bahçesi var İstanbul'da diyorum. Benim gibi fotoğraf meraklısıysanız özellikle bahar aylarında kiraz çiçekleri açtığında gitmenizi öneririm. Ben de öyle yapacağım :)






Eğer İstanbul'un karmaşasında biraz sakinlik, dinginlik ve huzur ararsanız tek yapmanız gereken yolunuzu Japon Bahçesi'ne düşürmek.

Keyifle kalın...


25 Haziran 2014 Çarşamba

Polenezköy Nam-ı Diğer Adampol


Yaz geldi, havalar ısındı ama ben daha deniz, havuz sezonunu açamadım. Ama yine de bu sıcaklarda haftasonu İstanbul dışına çıkmak iyi oluyor. O yüzden Pazar günü kuzenlerle Polonezköy'e gittik. Kiraz reçeli ve özel böreğiyle güzel bir kahvaltı yapmak için Stella'yı tercih ediyoruz her zamanki gibi. 

Stella'nın en güzel tarafı geniş arazisi içinde doğayla başbaşa bir gün geçirebiliyorsunuz. Elma, erik ve kirazları ağaçların dallarından koparıp yiyebilir, hamaklarda yayılıp tüm gün kitap okuyabilir, salıncakta sallanıp çocukluğunuza dönebilir ya da orman içinde yürüyüşe çıkıp kahvaltıda yediklerinizi eritebilirsiniz :)

Orman içinde, temiz hava, bol güneş şeklinde harika bir Pazar geçirdim. Bol bol enerji depoladım  ve Stella'dan birkaç da fotoğraf getirdim.



Stella



Değirmen
                                                                       





Elma Ağacı


                                                                       

             Keyifle kalın...