blog yazmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
blog yazmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Mayıs 2016 Pazartesi

Cesky Krumlov Masalı


           Cesky Krumlov için gezip gördüğüm en şirin, en renkli şehir diyebilirim sanırım. Geçtiğimiz kış birkaç Orta Avrupa ülkesine yaptığım gezimin en keyifli duraklarından biriydi. Ülkemizde çok fazla bilinmemesi, tur şirketlerinin rotalarına bu şehri eklememelerinden dolayı bana kalırsa.

Cesky Krumlov Kalesi

          Tren ya da otobüs ile Prag'dan yaklaşık 3 saatte ulaşmak mümkün. Şehrin otobüs terminalinden aldığım biletle sabah gidip akşam otobüsüyle geri dönmüştüm Prag'a aklımı orada bırakarak :)


Şehrin giriş kapısı bir Ortaçağ kentine geldiğinizi anlatıyor

          Kapıdan girip biraz ilerleyince Çek Cumhuriyeti'ndeki en büyük 2. kale, rengarenk kulesiyle karşıma çıkıyor.


          Hemen bir bilet alıp kuleye çıkıyorum ve manzaraya dalıyorum.





          Manzaranın tadını çıkarıp, yeteri kadar da fotoğraf çektikten sonra kuleye veda edip sokakları keşfe başlıyorum.












          Dar sokaklardan yürürken ve şirin dükkanlar beni kendine çekerken kendimi rengarenk yapıların olduğu harika bir meydanda buluyorum.



Şirin bir pansiyon ve balmumu müzesi

           Belki de en güzeli sürekli şırıl şırıl su sesinin bana eşlik etmesiydi elimde fotoğraf makinamla sokakları arşınlarken.



          Akşam olurken karnım iyice acıkmışken, yediğim en güzel pizzalardan birini Pizzeria Latran'da yiyorum.

Pizzeria Latran

          Tüm gün şehrin farklı köşelerinde rastlayıp keyifle dinlediğim bu sokak müzisyeni de fotoğrafını çektiğimde biraz sohbetten sonra bana mailini veriyor ve fotoğrafını kendisine de göndermemi istiyor. 


         Gün batarken Prag'a geri dönmek için şehirden ayrılıyorum bir gün yeniden gelmeyi umarak...


21 Haziran 2014 Cumartesi

Girizgah

Başlangıçlar hem heyecanlı, hem de zor olur. Blog yazmaya başlamak da benim için böyle oldu. Çok ama çok uzun zamandır aklımda olup bir türlü hayata geçiremediğim bir şeydi. Yıllardır çektiğim fotoğraflarımı, gezdiğim ülkeleri, gördüğüm, okuduğum, izlediğim, deneyimlediğim, bana mutluluk veren her ne varsa paylaşmak. 

      Doğanın dönüm noktalarından biri olan yılın en uzun gününü seçmem bir tesadüf mü bilemiyorum tabii ama bildiğim yeni başlangıçlar her zaman iyidir.